19 Eylül 2013 Perşembe

Midnight in Paris

Geçenlerde çok güzel bir Woody Allen filmi izledim. Filmin adı Midnight in Paris'ti. Woody Allen'ın bütün filmlerini çok seviyorum. Midnight in Paris'in bir senaryo yazarının geçmişte yaşamaya duyduğu özlemi konu alıyor. Woody Allen da bu senaryo yazarının hayalini gerçekleştiriyor. Yönetmen koltuğunda oturan Woody Allen bu filmde oyuncu olarak yer almamış. Genelde yönettiği filmlerde oyuncu olarak da yer alırken bu kez yer almayı seçmemiş.



Film Paris'te geçiyor ve Paris sokaklarının o mistik dokusu filme yansıyor. Filmi izlerken sanat tarihi alt yapısına ve edebiyat bilgisine sahip olmanız şart. Çünkü filmde sürekli olarak göndermeler var ve bu göndermeleri anlayabilmek için  donanıma sahip olmanız gerekiyor.

Yolu sevgilisiyle birlikte Paris'e düşen senaryo yazarı bir kitap üzerinde çalışmaktadır. Bu kitabı kimseyle paylaşmadan son derece titiz bir şekilde yazar. Bir gün Paris sokaklarında kaybolduğu sırada saat kulesinin çanı çalar ve saatler gece yarısını gösterir. Bir araba gelir ve senaryo yazarımızı arabaya davet eder. Araba klasik tarzda eski döneme ait bir arabadır. Yazar arabaya biner ve bir partiye giderler. Partide Hemingway ile tanışır. Daha pek çok yazar bu partidedir ve her şey olduğundan daha eskidir. Eski zamanlarda yaşamaya özlem duyan baş karakter bu durumdan son derece memnundur. Kendi yazdığı kitabından Hemingway'a bahseder. Bir ara Picasso ve sevgilisi görünür. Film öylesine güzeldir ki Rodin'in heykeli ve sevgilisi Camilla Cloudel hakkında çok hoş diyaloglar geçer.

Bu filmin sonunu size söylemeyeceğim, belki günün birinde siz de izlemek istersiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder